21 Ekim 2012 Pazar

Klozet Candır...


Uyanmıştım. Daha doğrusu göz kapaklarımın arasından sızan floresan, göz bebeklerime optik bir tecavüz girişiminde bulunmaktaydı. Önce çok tedirgin oldum. Zira nerede olduğuma dair bir fikrim yoktu. Her şeyi geçtim ben uyurken ışıkları kim yakmıştı? bu münasebetsiz hareketin sorumlusu kimdi? Bu sorunun cevabını aramak için gözlerimi açtığımda kendimi bir ranzanın alt katında buldum. Bir an askerde olduğum aklıma geldi. Askerdeydim ama saat daha sabahın 6 sı bile olmamıştı! Üstelik gece 1 e doğru uyumuştuk. Ayıptı! Günahtı! Bir yerlerde suçtu! tamam her hangi bir yerde kanunen suç olmasa dahi insan haklarına aykırı olduğuna kalıbımı basardım!
Hele ardından gelen “koğuş kalk” bağırtısı olur şey değildi! Tamam öperek uyandırmalarını beklemiyordum ama floresan ışığın üstüne o bağırtı.. işte o an ölmek istedim.
Ve “sabahın 5’inde floresan lamba ile güne başlamak” gibi yeni, nur topu gibi bir mutsuzluk tanımım oldu.
İçimdeki ölme isteğine rağmen kalkmak zorunda olduğum aşikardı. Ama 4 saatlik uyku ve yaşadığım şoktan dolayı yeni doğmuş bir antilop yavrusunun gücüne sahiptim. onlar gibi  kafamı kaldırmaya çalıştım önce, ama kafam her zaman biraz büyük olduğundan önce o kısmımın kalkmayacağını kafam yastığa geri gömülünce anladım. Önce sol bacak ve kolla kalkmayı denedim ve bi gayret kalktım.
Çevremdeki herkeste bir telaş vardı. 6.30 da aşağıda olmalıydık. Kıyafetler giyilecek, botlar bağlanacak, traş olunacak vs. ve tabi ki benim sabah 9 akşam 5 memur zihniyetiyle çalışan sindirim sistemimin de üstesinden gelmem gerekecekti. Eğer şimdi yapmazsam 9’a doğru alacaklı gibi kapıya dayanacak ve beni zor duruma düşürecekti. Çünkü bilindiği üzere Türk askeri uyumaz,acıkmaz,susamaz hatta tuvalete bile gitmez! Ama bu bendim işte..
Giyinip tuvalete yöneldim. Her nedense ben tuvalete girdiğimde üzerinde adım yazılı bir lavabo ve bir tuvalet bulacağımdan çok emindim, uyandığımdan beri “secret” yapıyordum ama içeri girdiğimde gerçek suratıma dışkı dolu bir torba gibi çarptı! Üstelik kokusu da aynıydı. Çünkü 655 kişinin kaldığı bir yerde kullanıma açık sadece 2 büyük tuvalet vardı.Her tuvaletin içinde 15 kabin ve 20 ye yakın lavabo vardı! Bir anda secret iflas bense istifra edecektik. Çok korkunçtu anonim okurlarım çok… o an bir kez daha ölmek istedim… Birbirlerinin üzerinde traş olan insanlar vardı. Sular yeterli tazyikle akmıyordu. Arka tarafta ise tuvaletlerin gerçekten hakkını veren insanlar vardı. Koku artıyor ve zaman azalıyordu. Görevimiz tehlikenin “boktan” bi bölümündeydim. Bu sefer bombalar yerine patlamaya hazır olan ve hiç gocunmadan patlayan bağırsaklar ve idrar torbaları vardı.Normal hayatlarında müfettiş,mimar doktor vs olan insanları bu durumda görmek beni biraz eğlendirmişti aslında. Böyle trajikomik durumlarda insanların alışkın olmadıkları bir duruma verdikleri tepkileri izleyip keyif almak gibi törpüleyemediğim iğrenç bir yanım var. O duruma düşenlerden biri ben de olsam, bir anda Keklik Türküsü’yle kaşık dansı yapan Ayşecikle dalga geçen o bir grup gençten bir oluveriyorum. Tam durumdan daha da keyif almaya başlayacaktım ki benimde hazırlanmam gerektiği geldi aklıma ve amacımı gerçekleştirmeye yetecek kadar duyumu kullanmaya karar vererek tuvalet kabinine doğru yöneldim. İşitme ve koku duyularımı daha steril bir yerde bırakıp bir kabini araladım..
Ve karşımda alaturka tuvalet=şahsi kabusum duruyordu. O an bir kez daha ölmek istedim. daha kalkalı 25 dakika olmamıştı ama ben daha şimdiden 3 kez ölmeyi dilemiştim! Gerçi ne bekliyordum ki? 655 kişinin kullandığı klozeti kullanmayı mı?tabi ki alaturka olacaktı.
Kapıyı bir damla göz yaşıyla kapatırken musluğun altında o’nla göz göze geldim. O bana baktı ben ona… Benim gözlerimde büyük ihtimalle korku ve tiksinti okuduysa da hiç çaktırmadı. Tecrübeli olduğu her halinden belliydi. İlk gördüğü acemi asker ben değildim ve son da olmayacaktım. O kim miydi? O; rengini okyanusların en mavisinden ham maddesini 1. sınıf plastikten alan ince beli, zarif ağzı ve dolgun kalçasıyla baş döndüren bir ibrikti.
Kısaca sakın ama sakın ıslak mendiliniz olmadan tuvalete gitmeyin!yoksa yoksa ah söyleyemeyeceğim…
Ha bu ara da topluluk içinde tuvaletini yapamayanlardan mısınız? Size söyleyecek tek bir şeyim var “ahahahaha” geçmiş olsun. Ayrıca yan kabinlerden gelen sese göre de bunu yapamayan da bir tek sensin o yüzden elinden geleni ardına koyma  ya da ardından geleni kendine saklama!
Bu iğrenç deneyimi bütün çıplaklığıyla sizlerle paylaştığım için kusura bakmayın sevgili okurlarım ama durum budur! Hatta bu konuyu sonsuza kadar kapatmadan, ilerleyen günlerde yaşanan ve mantığım, hayal gücüm ve vicdanımı kol kola girdirerek halay çektiren bir olayı da paylaşmak isterim.
İçimizden biri, isim vermeyi her ne kadar çok istesem de tanımadığım ve duymadığım için veremiyorum, büyük kabahatini (bu arada Sibel Can’ın “kabahatim büyük” isimli bir şarkısı var Sibel Can’ı bu özeleştirisi ve kabulenişinden dolayı kutlayıp hikayemize devam ediyoruz) ibriğin içine yapmış!
Şimdi bunu bir insan neden yapar? Pasif-agresif bir protesto mu? İçinde bulunduğu durumu karikatürize etme yöntemi mi? Yoksa cehalet mi?
Cehalet olacağına ihtimal vermiyorum zira ortamda 3 tane delik var. Biri tuvalette diğeri ibrikte, e diğeri de zaten sana monteli.Yani işin matematiği ve  ne yapılacağı çok açık. Daha da korkunç olan o kabahat o ibriğe sığmaz, bi kere ibriğin ağzı küçük. Bunun tek yolu o ibriği alıp sonra da... neyse siz anladınız…
Bundan dolayı ne cehalet ne de protesto bunun bir fetiş olayı olduğuna karar verdim.(menemen olayı gibi tarihe ibrik olayı olarak geçsin) ne kadar iğrenç olsa da gündelik yaşantısından bir parçayı beraberinde getiren o fetiş arkadaşı da içimden tebrik ettim. "aferin tamamen asker olmamış" dedim (bazılarınız keşke doğmamış olsaydı zaten o diyorsunuz biliyorum).Ha keza bu olaydan sonra seçilen bir komutan bize tuvaletin nasıl kullanılması gerektiğine dair ufak bir brifing vermişti. Ondan sonra da olayı bir daha açmamak üzere uzayın derinliklerine göndermiştik…
İşin özü sevgili okurlarım; Klozet candır. Adına gazeller yakılması gereken bir icattır. Vatan toprağı, ana kucağıdır. Onun kıymetini bilin ve hadi üşenmeyip gidip kendi klozetinize sarılıp onu ne kadar sevdiğinizi gösteren ufak öpücük kondurun…